Bu yıl, Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı. İki ülke birbirine coğrafi, kültürel ve ekonomik olarak yakın olmalarına rağmen, tarihsel sürecin getirdiği zorluklar ve değişik dönemlerdeki stratejik ortaklıklar sayesinde farklı dinamikler geliştirdi. Uzun yıllar boyunca çeşitli çatışmalarla sınanan bu ilişkiler, günümüzde bir denge örneği olarak dikkat çekiyor. Türkiye ve Rusya, hem bölgesel hem de küresel ölçekte önemli birer aktör haline geldi. Peki, bu süreçte neler yaşandı? İki ülke arasındaki dengeli ilişki nasıl oluştu? Bu soruları yanıtlamak üzere, ilişkilerin tarihine ve geleceğine dair derinlemesine bir bakış atacağız.
Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin tarihi, 15. yüzyıla kadar uzanıyor. Her ne kadar ilişkiler dönem dönem gerginliklerle dolu olsa da, bu süreç aynı zamanda iki ülke arasındaki ticaret, kültürel alışveriş ve askeri iş birliği gibi alanlarda da gelişmelere sahne oldu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan ilişkiler, 20. yüzyılın başlarına gelindiğinde Sovyetler Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti arasında yeni bir döneme girdi.
İlk olarak, 1920'de Moskova'da imzalanan Gümrük Antlaşması, Türkiye-Rusya ilişkilerinin modern anlamda başlamasını sağladı. Bu dönemde, iki ülke, karşılıklı olarak ekonomik ve kültürel ilişkilerini geliştirmeye yönelik adımlar atmıştır. 1930'lu yıllarda, Türkiye'nin Batı ile daha yakın ilişkiler kurması ve Sovyetler Birliği'nin iç politikalarının getirdiği değişim, ilişkileri zaman zaman zorlamıştı. Ancak, Türkiye'nin 1945’te Sovyetler Birliği'ne karşı Batı'ya daha yakınlaşması, iki ülke arasındaki gerilimi artırmıştır.
Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle 1990'lı yıllar, Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir dönemin habercisi oldu. 2000’li yıllara gelindiğinde ise iki ülke, enerji, ticaret ve turizm alanlarında iş birliğini artırmaya yönelik önemli adımlar attı. Özellikle enerji alanındaki iş birliği, ilişkilerin güçlenmesinde önemli bir etkendir. Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılamak için Rus gazına olan bağımlılığı, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesine yardımcı oldu.
Son yıllarda ise iki ülkenin ilişkileri, Suriye krizi gibi bölgesel sorunlarla daha da karmaşık hale geldi. Her ne kadar zaman zaman görüş ayrılıkları yaşansa da, Türkiye ve Rusya, stratejik bir iş birliği çerçevesinde hareket etmeyi başarmışlardır. Bu da, Türkiye'nin batıyla olan ilişkilerini dengeleme stratejisi doğrultusunda önemli bir yer edinmiştir.
2020 yılında imzalanan Azerbaycan-Ermenistan ateşkes anlaşması sonrası Türkiye ve Rusya'nın bölgedeki etkileri bir kez daha ön plana çıkmıştır. Özellikle, iki ülkenin Ortadoğu'daki pozisyonları ve başta enerji alanındaki iş birliği olmak üzere birçok alandaki ortaklıkları, ilişkilerin sağlam temel üzerine inşa edildiğini gösteriyor.
Gelecekte ise, Türkiye-Rusya ilişkilerinin nasıl şekilleneceği merak konusu. Mukavemetin arttığı bu dönemde, iki ülkenin ekonomik ve stratejik iş birliğini derinleştirerek, karşılıklı çıkarlar doğrultusunda hareket etmeleri gerektiği aşikar. Ayrıca, küresel değişimlerin etkisiyle iki ülkenin ilişkilerinin nasıl dinamikler kazanacağı, uluslararası dengeleri de etkileyecektir. Bu tahlil, gelecekte Türkiye-Rusya ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye-Rusya ilişkilerinin 105. yılı, geçmişte yaşanan zorlukları aşıp günümüzde bir denge örneği oluşturmanın yanında, geleceğin belirsizlikleri ile de başa çıkmaya yönelik bir zemin oluşturuyor. Her iki ülke, tarihi bağlarını güçlendirirken aynı zamanda modern dünyanın dinamiklerine yanıt verecek stratejik iş birliğini sürdürme çabasında. Bu bağlamda, uluslararası politikaların etkisi, iki ülkenin ilişkilerinin gelecekteki seyrinde belirleyici bir rol oynamaya devam edecek.