İstanbul, tarih boyunca şiddetli depremler yaşamış bir şehir olarak biliniyor. Ancak 20 Ekim 2023 tarihinde Silivri açıklarında meydana gelen son deprem, birçok kişinin hafızasında bu korkuları yeniden canlandırdı. Depremin merkez üssü Silivri'nin 16.2 kilometre güneybatısı olarak belirlenirken, kamuoyunda merak ve endişe yaratan bu olayın detayları ise haber bültenlerinde geniş şekilde yer buldu.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamaya göre, depremin büyüklüğü 4.6 olarak ölçüldü. Gecenin geç saatlerinde gerçekleşen sarsıntı, İstanbul’un birçok noktasında hissedildi. Başta Silivri, Avcılar ve Beylikdüzü gibi ilçeler olmak üzere çevredeki birçok vatandaş, deprem anında büyük bir panik yaşadı. Ancak, yetkililer şu ana kadar yıkıcı bir hasarın olmadığı bilgisini verdi. Bununla birlikte, depremin ardından İstanbul'da yaşayan birçok kişi, olayın etkisiyle geceyi uykusuz geçirdi ve bazıları evlerini terk ederek açık alanlara sığındı.
İstanbul’da sıkça yaşanan bu tür sarsıntılara karşı hazırlıklı olunması gerektiği konusunda uzmanlardan gelen uyarılar, deprem sonrası önem kazandı. Uzmanlar, Büyük İstanbul Depremi'nin olduğu 1999 yılından bu yana kentte yapı stoğunun güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Ancak deprem anında yaşanan bu tür olaylar, ne yazık ki hala toplumda kaygı yaratmaya devam ediyor.
Deprem anı, sosyal medyada geniş yankı buldu. Twitter, Instagram ve Facebook gibi platformlarda duyurular yapan vatandaşlar, ilk panik anlarını anlık paylaşarak diğer insanları bilgilendirmeye çalıştı. Memleketinde olan veya İstanbul’da yaşayan birçok kişi deprem hakkında paylaşımlar yaparken, bazıları da bu tür olayların neden sürekli olarak yaşandığı üzerine tartışmalara girdi. Son yıllarda İstanbul’da meydana gelen depremler, şehirdeki yapıların güvenliğinin sorgulanmasına neden oldu.
Ayrıca, 4.6 büyüklüğündeki bu depremin, İstanbul’un sismik risk litisinde önemli bir yer edindiğini belirtmekte fayda var. Birçok jeolog, Silivri açıklarındaki depremin, Marmara Bölgesi’nin genelindeki fay hatlarının hareketliliği ile ilgili olduğunu ve bu durumun şehirdeki korkuları daha da artırdığını ifade ediyor. Uzmanlar, ciddi bir depremin her an gerçekleşebileceği konusunda halkı uyararak önlemlerin alınmasını öneriyor.
Sonuç olarak, İstanbul’da yaşanan bu depremin ardından vatandaşların bilinçlenmesi ve olası bir afet durumuna hazırlıklı olabilmesi için, belirli eğitimlerin ve bilgilendirmelerin artırılması gerekiyor. Her ne kadar bu tür sarsıntılar küçük ölçekli de olsa, sistematik bir hazırlık yapılmadığı takdirde, beklenen büyük depremin yıkıcı sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. İstanbul'un platfomları zorlayan yapısı, bu kenti tehdit eden doğal afetlerin ciddiyetini gösteriyor. Bu noktada devlet yetkililerinin ve yerel yönetimlerin, halkı bilinçlendirmek adına daha fazla kaynak ayırması ve çalışmalar yapması büyük bir önem taşıyor.
Unutulmamalıdır ki; deprem, sadece bir doğal afet değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluktur. Önceki hatalardan ders çıkararak, gelecekte olası tehlikeler karşısında hazırlıklı olmak için adım atılması gerekmektedir. İstanbul’da yaşanan bu son deprem, birçok kişinin hatırlamak istemediği anıları canlandırsa da, gündelik hayatta alınacak tedbirlerin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.