Orta Doğu'daki siyasi ve askeri dengeler bir kez daha sarsılıyor. İsrail Genelkurmay Başkanı’nın Suriye’ye yönelik yeni askeri saldırı planlarını onayladığına dair açıklama, bölgede ki gerilimleri tırmandırdı. Bu durum, uluslararası basında ve uzmanlar arasında tartışmalara neden olurken, Türkiye’nin komşusu olan Suriye’deki iç savaşın etkileri de yeniden değerlendirilmeye başlandı. Gelişmelerin küresel güvenlik üzerindeki etkileri ise her geçen gün artıyor.
İsrail'in Suriye'ye yönelik stratejik saldırılar planlaması, ne yeni bir hamle ne de tesadüf. Uzun yıllardır devam eden Suriye iç savaşı esnasında, İsrail’in kuzey sınırında güvenliğini tehdit eden unsurlara karşı aldığı tedbirler giderek artırıldı. Özellikle İran’ın Suriye’deki varlığı ve Hizbullah’ın güçlenmesi, İsrail’in endişelerini derinleştiriyor. Genelkurmay Başkanı’nın onayladığı kovaryat saldırı planları, bu bağlamda, İsrail’in ulusal güvenliğini sağlama alma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Saldırı planlarının hangi spesifik hedeflere yönelik olduğu konusunda ayrıntılı bir bilgi paylaşılmamış olsa da, savunma uzmanları, buna karşılık bu planların muhtemel sivil hedefler üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekiyor. Suriye'deki askeri hedeflerin yanı sıra, insanlık haliyle unutulmaması gereken sivil kayıpların da göz önüne alınması gerektiği belirtiliyor.
Suriye’ye yönelik bu askeri hamle, elbette bütün bir bölge için çalkantılı sonuçlar doğurabilir. Suriye’nin yanı sıra, komşu ülkeler ve uluslararası toplum nezdinde de büyük bir kaygı yaratmış durumda. Türkiye, Rusya ve İran gibi ülkeler, Suriye'ye dönük bu saldırı planlarına yönelik sert tepkiler vermesi bekleniyor. Zira, bu tür hamleler, bölgesel istikrarı daha da tehdit ederken, zaten karmaşık olan jeopolitik durumu daha da kötüleştirebilir.
Uluslararası ilişkiler uzmanları, herkesin bölgedeki güç dengelerinin birbirine bağlı olduğuna işaret ediyor. Örneğin, İsrail’in askeri eylemlerinin İran’ın Suriye içindeki faaliyetlerini artırmasına yol açabileceği ve bunun da Tahran’ın daha fazla askeri kapasite geliştirmesine neden olabileceği belirtiliyor. Dolayısıyla, oradaki askeri eylemler sadece İsrail’in değil, aynı zamanda genel bir bölgesel gerilimin de habercisi olabilir.
Öte yandan, uluslararası toplumun durumu değerlendirme şekli de önemli. Birçok ülke, uluslararası sözleşmelere ve anlaşmalara dayalı olarak askeri müdahaleleri eleştirse de, Suriye’nin iç savaş sonrası durumu ve ortaya çıkan yeni tehditler, bu tür eylemleri meşrulaştırabilecek bir zemin hazırlıyor. Dolayısıyla, İsrail’in niyetleri ve planları, sadece Suriye’yi değil, aynı zamanda Avrupa ve Amerika’nın da dikkatini çeken bir mesele haline geliyor.
Sonuç olarak, İsrail Genelkurmay Başkanı’nın Suriye’ye yönelik saldırı planlarının onaylanması, bölgenin güvenlik dengelerini etkileyecek önemli bir gelişme olarak kaydediliyor. Bu hamle, hem iç politikada hem de uluslararası alanda tartışmalara yol açarken, Suriye’deki mevcut durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, bölgedeki dengeyi belirlemede kritik bir rol oynayacak gibi görünüyor.