İklim değişikliği, günümüzün en kritik sorunlarından biri haline geldi. Bu nedenle ülkeler, sera gazı emisyonlarını azaltmayı ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamayı hedefleyen yasalar geliştirmeye yöneliyor. Türkiye de bu çabaların bir parçası olarak, İklim Kanunu'nu hayata geçirdi. Peki, İklim Kanunu nedir ve 2025 yılı itibarıyla neler öngörüyor? Bu haberimizde, İklim Kanunu'nun içeriğini, uygulanabilirlik tarihlerini ve 2025 hedeflerini ele alacağız.
İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim hedefleri doğrultusunda, sera gazı emisyonlarının azaltılması için hazırlanan bir çerçeve yasadır. Bu yasa, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamındaki taahhütlerine uygun olarak, karbon salınımını azaltmayı ve iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığı artırmayı amaçlamaktadır. İlk defa 2021 yılında TBMM'ye sunulan bu yasa tasarısı, 2022 yılı itibarıyla yasalaşarak Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Bunun yanı sıra, kanun, çevre dostu enerji kaynaklarına geçişi teşvik eden mekanizmalar içermekte ve çeşitli sektörlerde uygulanabilir hedefler belirlemektedir.
2025 tarihi, İklim Kanunu’nun hayata geçirilmesinde önemli bir dönüm noktası olarak öne çıkmaktadır. Planlanan hedefler arasında, özellikle enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların oranının artırılması, sanayi ve ulaştırma sektöründeki emisyonların ciddi şekilde azaltılması bulunuyor. Türkiye, 2025 itibarıyla toplam enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların payını %30’a çıkarmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için çeşitli teşvik mekanizmaları planlanmakta ve yatırımlar desteklenmektedir.
Bunun dışında, sanayi tesisleri için belirli emisyon limitleri getirilecektir. 2025 yılı itibarıyla, sanayicilerin yüksek emisyon yayan üretim süreçlerini gözden geçirmeleri, düşük karbon teknolojilerine yatırımlar yapmaları bekleniyor. Ayrıca, ulaşım sektörü de önemli bir değişim sürecine girecek. Elektrikli araçların yaygınlaştırılması ve toplu taşımada temiz enerji kullanımının artırılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, şehirlerde elektrikli araç şarj istasyonlarının sayısının artırılması ve ulaşım ağlarının elektrikli araçlara uyumlu hale getirilmesi öngörülmektedir.
İlk aşamalarda, devlet destekli projelerle enerji verimliliği artırılacak ve sanayi tesislerinde yeşil enerji sistemlerinin entegrasyonu sağlanacaktır. Bu bağlamda, işletmelere sağlanacak teşvikler, hem ekonomik fayda sağlayacak hem de çevresel sürdürülebilirliği destekleyecektir. Ayrıca, kamuoyunu bilinçlendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli kampanyalar düzenlenecektir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelesinde önemli bir adım teşkil etmektedir. 2025 yılına yönelik hedefleri, yalnızca çevresel sürdürülebilirlik açısından değil, aynı zamanda ekonomik açıdan da büyük bir fırsat sunmaktadır. Karbon salınımını azaltacak, yenilenebilir enerji kaynaklarını artıracak ve geleceğimiz için daha yaşanabilir bir dünya yaratma yolunda ilerleyecek adımlar, tüm vatandaşların katkısı ile başarılabilir. İklim Kanunu ile birlikte, çevresel duyarlılığın artırılması ve uygulamaların hızla hayata geçmesi büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda, Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşması için gerekli adımların atılacağı günleri sabırsızlıkla bekliyoruz.